Venedik coğrafi olarak İtalya’nın Veneto bölgesinin baş şehri. İtalya’yı dünya haritasında uzun bir çizme olarak gözünüzde canlandırırsanız diz kapağının arkasına denk gelen yerde -yani İtalya’nın kuzeydoğusunda- Po ve Piave nehirlerine ev sahipliği yapan, Adriyatik denizine dökülen ve çoğunlukla bataklıktan oluşan bir lagün gölüdür aslında. Hâlâ tam anlamıyla hemfikir olunmasa da; yaklaşık 118 adası, 170 kanalı ve 417 köprüsü olduğu düşünülüyor. Köprülerin 300 tanesi taştan, 60 tanesi demirden ve 57 tanesi de ahşaptan oluşuyor. Köprülerin yaklaşık 72 tanesi ise özel mülkiyete ait.
5-9 Mayıs 2024 tarihleri arasında “Marco Polo 700” projesi çerçevesinde Elgiz müzesi müze dostlarının katılımlarıyla Venedik Sanat ve Tarih gezisi gerçekleştirilmiştir.
Konakladığımız otelde grubumuz ile toplandık ve gezimizin ilk durağı olacak Guggenheim müzesine doğru yola çıktık.
Peggy Guggenheim Müzesinin sanat dünyasının futurizm, sürrealizm ve soyut ekspresyonizm gibi sanat akımlarının en önemli isimlerinin yapıtlarını barındıran kalıcı koleksiyonunda; Max Ernest, Jackson Pollock, Salvador Dali, Pablo Picasso, George Braque, Vasily Kandinsky ve Alberto Giacometti gibi pek çok önemli sanatçının eserleri gördük.
Müze gezimizin ardından Mr&Mrs Marzottu’nun muhteşem koleksiyonları olan evine grubumuz için vereceği kokteyle gittik. Mrs.Marzotto, 2012'den beri Fondazione Marzotto Ente Morale'nin Başkanı olarak ve 1999'dan beri VIDAS'ın Bilimsel Komitesi üyesi, 2019'dan beri Progetto Musica Associazione Culturale Artistica'nın Başkanı olarak görev yapıyor.
Gezimizin ikinci günü turumuza Palazzo Grassi’den başladık. Palazzo Grassi, İtalya’nın Venedik şehrinin en çok turist çeken mimari harikalarından biridir. Venedik’in Büyük Kanalı boyunca yer alan müze, Giorgio Massari tarafından tasarlanmıştır. 18. Akademik Klasik mimari akım ile inşa edilen müze binası, komşu sarayların Bizans Romanesk ve Barok Venedik tarzlarıyla taban tabana zıt bir görünüm sergilemektedir. 1772 yılında yapımı tamamlandıktan sonra arkeoloji müzesi veya sanat ve kostüm merkezi olarak kullanılsa da, günümüzde kişisel sanat koleksiyonlarının sergilendiği bir müze haline gelmiştir. Palazzo Grassi, bu anlamda Venedik’teki Pinault Koleksiyonu’nun en önemli çağdaş sanat müzesidir. Kişisel ve toplu sergilerin sergilendiği bina, Japon mimar Tadao Ando tarafından yenilenmiştir.
Ardından Punta della Dogana müzesine geçtik. Çağdaş sanatla ilgilenen Venedik ziyaretçilerinin mutlaka ziyaret ettiği bir müze. Bienale paralel sergi düzenlenen çok özel bir mekân. 1678-1682 tarihleri arasında yapılan Büyük Kanal’ı ve Giudecca Kanalı’nı birbirinden ayıran; bu nedenle de üçgen bir alanda inşa edilen bu eski gümrük binası, ünlü Fransız sanat koleksiyoneri ve iş insanı Francois Pinault tarafından restore edilip galeri haline getirilmiş. Mimarlığın Nobel’i olarak gösterilen Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi ünlü Japon mimar Tadao Ando’ya ise bu restorasyon yaptırılmış.
Pierre Huyghe'nin küratör Anne Stenne ile işbirliği içinde tasarladığı "Liminal" sergisi, sanatçının son on yıldaki eserlerinin yanı sıra, özellikle Pinault Koleksiyonu'ndan gelen önemli yeni kreasyonlarını sunuyor. Pierre Huyghe'ye göre maruz kalma, hiyerarşi veya determinizm olmaksızın yeni olasılıkların üretildiği ve bir arada var olduğu, öngörülemeyen bir ritüeldir. Sanatçı, "Liminal" ile gerçeklik algımızı kendimize yabancı olma noktasına kadar, insandan başka ama insanlık dışı bir bakış açısıyla sorguluyor.
Ve Öğlen yemeği molamızı Monaco Otel’de verdik.
San Giorgio Maggiore Kilisesi, Venedik, İtalya'da bulunan tarihi bir kilisedir. 16. yüzyılda Andrea Palladio tarafından tasarlanmış olan bu kilise, Venedik'in en önemli turistik ve dini mekanlarından biridir. San Giorgio Maggiore Kilisesi, benzersiz mimarisi, sanat eserleri ve manzarasıyla ziyaretçileri büyülemektedir. Kilise, Venedik'in San Giorgio Maggiore Adası'nda yer almaktadır.
Fondazione Prada, Miuccia Prada ve Patrizio Bertelli, çağdaş sanata duydukları tutkuyla, 1993 yılında açılmış. 1995 yılından itibaren uluslararası ünlü sanatçıların sergilerinin Almano Celant'ın sanat yönetiminde sergilendiği bir yer haline gelmiş. Vakıf, sanattan mimariye, felsefeden bilime, tasarımdan filme kadar çeşitli araştırma alanlarıyla ilgili sorulara açılan, esnek bir yapıya sahip, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur.
Christoph Büchel tarafından tasarlanan "Monte di Pietà" projesi Venedik'teki tarihi saray Ca' Corner della Regina'da bulunan mekanında sunuyor. "Monte di Pietà", insan toplumunun kökü ve siyasi ve kültürel gücün uygulandığı birincil araç olarak borç kavramına derin bir dalıştır. Tarihsel olarak, ticari ve sanatsal alışverişin ve iç içe geçmenin bir kavşağı olan Venedik şehri, bu karmaşık konular ile çağdaş toplumun derin dinamikleri arasındaki ilişkileri keşfetmek için ideal bir şehir.
Monte di Pietà'nın orijinal düzenine dayanan hayali bir iflas etmiş rehinci dükkanından oluşur. Christoph Büchel'in laboratuvarda yetiştirilen elmasların yer aldığı bir bavul olan The Diamond Maker (2020-) adlı çalışması bu bağlamda sergileniyor. "Monte di Pietà", daha önce Christoph Büchel tarafından tasarlanan enstalasyonların yeni üretimlerini ve referanslarını, mülkiyet tarihi, kredi ve finans, koleksiyonların ve arşivlerin gelişimi ve gerçek veya yapay zenginliğin yaratılması ve anlamı ile ilgili bir seçkiyi içeriyor.
7 MAYIS 2024 “MARCO POLO 700” KONFERANSI
T-ONE Derneği, Elgiz Müzesi, Venedik Belediyesi işbirliğinde Türk Hava Yolları ulaştırma sponsorluğunda, 5-9 Mayıs 2024 tarihleri arasında hem sanat hem de tarih üzerine bir dizi etkinlikler gerçekleştirildi. Türk tarihçi, Akademisyen, Yazar ve T-ONE Derneği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı 7 Mayıs 2024 Salı günü Universita Ca’Foscari işbirliğinde, yazar, akademisyen Pieralvise Zorzi ile birlikte Scuola Grande San Teodoro’da Marco Polo Venedik-İstanbul özelinde bir konuşma yaptı ve konuşmacılar katılımcılara Marco Polo'nun İstanbul’da bulunduğu döneme dair bilgiler verdi. Polo'nun Doğu ve Batı arasındaki kültürel köprüyü nasıl inşa ettiğini, ticaret yollarını nasıl açtığını ve Avrupa'ya Asya'nın zenginliklerini nasıl tanıttığını keşfetme fırsatı sundular.
Aynı gün saat 12:00’de,” Alphabet Marco Polo”, Venezia - Istanbul adlı uluslararası kültürel proje, Venedik Palazzo Moncenigo “Kumaş, Kostüm ve Parfüm Tarihi Müzesi ve Araştırma Merkezi”nde Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Venedik Belediye Başkanı Luigi Brugnaro tarafından açıldı.
Venedikli 14 okulu temsil eden, Venezia, Marghera ve Mira'nın Oriago ilçelerinden toplam 10 okul ve Projeye Türkiye’den de İta okulları, Lütfi Banat ve Evrim Okulları katıldı.
Marco Polo'nun hikayesi, binlerce çocuğun ürettiği 92 renkli tabloyla anlatılıyor. Her harf bir kelimeyle ilişkilendirilmiş ve genç gezginin İstanbul'a varışını veya barış ve kültür elçisi olarak elçiliğini anlatan bir sözcük içeriyor.
Patricia Low Gallery, galeride tanınmış Avusturyalı sanatçı Xenia Hausner'ın ilk kişisel sunumu olan Stranger Things'i sergisi gezildi. Bu yılın Venedik Bienali'nin genel teması “Yabancılar Her Yerde” ile ince bir bağlantı kuran sergi, son dönem tablolarını ve bir duvar heykeli de dahil olmak üzere bir dizi heykeli bir araya getiriyor.
PALAZZO CONTARINI POLIGNAC
Dorsoduro'da bulunan Palazzo Contarini Polignac, yapılışı yaklaşık 15. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. Büyük Kanal'da dikkat çekici taş ve mermer cephe süslemelerine sahiptir. Bikem Montebello ailesine ait olan saray Türk sanatçı Fatma Bucak’ın da yer aldığı Ukrayna pavyonunda ki sergiyi gezdik.
Ardından 2. Koleksiyoner ziyaretimizi Elizabeth Royer Grimblat’ın kanal üstündeki muhteşem sarayına yaptık.
Veneto Bölgesi Türkiye Fahri Konsolosu Filippo Olivetti ve eşi grubumuzu akşam yemeğinde ağırladı. Kendisi projeye ve ülkemize çok değer veren ve orada yaşayan vatandaşlarımıza en iyi şekilde hizmet eden bir Fahri Konsolos. Bize de bu projemizi gerçekleştirirken çok destek oldu.
Venedik Bienali
1895’te temeli atılan ve dünyanın en prestijli, en seçkin kültürel kurumlarından biri olarak kabul edilen Venedik Bienali’nde iki yılda bir olmak üzere; bir yıl sanat bir yıl ise mimarlık sergisi düzenleniyor. Genellikle nisan ile kasım aylarını kapsayan bienalde; dans, müzik, tiyatro ve film etkinlikleri de yapılıyor.
Adriano Pedrosa’nın küratörlüğünü üstlendiği ‘’Yabancılar Her Yerde’’ başlıklı 60. Uluslararası Sanat Sergisi, 20 Nisan – 24 Kasım 2024 tarihinde gerçekleşecek. Adriano Pedrosa, bu ifadenin iki anlamı olduğunu açıklıyor. İlk olarak, nereye giderseniz gidin ve nerede olursanız olun her zaman yabancılarla karşılaşacaksınız - yabancılar, her yerde bulunurlar. İkinci olarak, kendinizi nerede bulursanız bulun, derinlerde her zaman bir yabancısınızdır. Yani, göç, sürgün, mültecilik, ötekileştirme kavramlarının yanı sıra insanın kendi kendine ve bulunduğu ortama yabancılaşması, ana kavramsal çerçeveyi çiziyor.
Bienalde Hong Kong, Filistin ve Porto Riko gibi ülkeler de dahil olmak üzere 80 ülkeden toplam 331 sanatçı ve kolektif yer alıyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın koordinasyonunu üstlendiği Venedik Bienali Türkiye Pavyonu ise Türkiye güncel sanatını derinden etkileyen ve dünyada saygın bir yer edinen 50 yılı aşkın sanat pratiğinde; resim, enstalasyon, video ve performans üretimlerine eğilip; göç, yerellik, kimlik, kültürel farklılık ve toplumsal cinsiyet gibi konuları ele alan Gülsün Karamustafa’nın bienale özel ürettiği eserlerine yer veriliyor. Gülsün Karamustafa, genç kuşaklar için en etkili sanatçılardan biridir. Sanatçı Hollow and Broken: A State of the World adlı enstalasyonunu sunuyor. “Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli”
Karamustafa’nın, boyutlarını İstanbul’daki tarihi Hipodrom’a benzettiği sergi mekânına girildiğinde, ziyaretçileri, Venedik’in ünlü Murano camlarından yapılmış, tavandan asılı duran üç etkileyici avize karşılıyor. Avizelerin her biri Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam olmak üzere birer tek tanrılı inancı temsil ediyor. Dikenli telle sarılan bu ışıklı sembolik objeler, dinler arasındaki tarihi gerilimleri ve çekişmeleri simgeliyor.
Pavyonda ayrıca farklı yüksekliklerde içi boş, plastik sütun kalıpları yer alıyor. Ancak destekler yardımıyla ayakta durabilen bu kalıplar, geleneksel olarak zafer ve dayanıklılığı çağrıştıran sütunlarla tezat oluşturarak serginin ele aldığı boşluk ve kırıklık duygularını somutlaştırıyor. Mekânda ayrıca, atık Murano camı parçalarıyla yüklü vagonlar bulunuyor.
Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Türkiye’nin sanat ve mimarlık dünyasını uluslararası alanda temsil ettiği heyecan verici bir platform. 2003’den bu yana süregelen bu yolculuk, her yıl farklı sanatçı ve küratörlerin özgün bakış açılarını sergileyerek Türk kültürünü ve yaratıcılığını dünyaya tanıtıyor.
Nil Yalter ise” Şu Gurbetlik Zor Zanaat Zor” işi ile bienalde Altın Aslan Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü aldı. Şu Gurbetlik Zor Zanaat Zor, Nil Yalter'in 1970’lere tarihlenen, üzerinde aynı sloganı taşıyan bir dizi göçmen posterinin yer aldığı, devam eden bir projedir. Eser, ismini uzun yıllar Rusya'da sürgünde kalan Nâzım Hikmet'in bir şiirinden alır.
Güneş Terkol , belirsiz bir alan içinde var olan karakterler yaratmak için bez üzerine dikiş veya doğrudan çizim yaparak eserlerini oluşturur. Bu karakterler, belirsiz sınırlara sahiptir ve izleyicileri hikaye anlatıcıları olmaya teşvik eder. Terkol'ün kolektif bayrakları Bienal Arte'de ve Türkiye, Çin, Almanya, Birleşik Krallık, İtalya, Avusturya, Fransa ve Yogyakarta'da üretilen diğer bayraklar aracılığıyla farklı kökenlere sahip kadınları uluslararası düzeyde bir araya getirir. Feminist atölyeler aracılığıyla Terkol, kadınların deneyimlerini paylaşmaları ve kolektif bir kavramsal süreçle sosyoekonomik zorlukları ele almaları için bir platform oluşturur. Terkol, her kadının anlatısına ve kültürel bağlamına derinlemesine inerek, kolektif anlatı içinde bireysel hikayeler için ifade alanlarına sahip bayrakların arka plan görüntüsünü tasarlar. Bu kumaş bayraklar, zamansız hikayeleriyle kadınların sesini yükseltir ve derin bir topluluk duygusu geliştirir. İlk kez Güneş Terkol çalışmalarını Bienal’de sergilemektedir
BASIN YANSIMALARI
ISTANBUL APR 22, 2024 - 9:16 AM GMT+3
EDITED BY BUSE KESKIN
In honor of the 700th anniversary of the legendary Venetian merchant, explorer and writer Marco Polo's death, Venice is orchestrating a series of art and history events. Marco Polo's legacy, shaped by his explorations and travel diaries, has left an indelible mark on world history.
Venice is convening both local and foreign artists, historians, and culture enthusiasts to commemorate this eminent historical figure and celebrate his enduring influence. Within this initiative, the Türkiye Joint Generations Integration Association (T-ONE) has launched another of its Italy events, spotlighting the renowned Genoese Trade Route in a project titled "Trading Posts and Fortifications on Genoese Trade Routes. From the Mediterranean to the Black Sea."
The T-ONE Association, in collaboration with the Elgiz Museum in Ankara and the Venice Municipality with the sponsorship of Turkish Airlines (THY), will host a series of events on both art and history from May 5 to 9. Also the Turkish historian, academic, writer and chair of the advisory board of the T-ONE Association, professor Ilber Ortaylı, in collaboration with Universita Ca’Foscari, will deliver a speech at Scuola Grande San Teodoro in Venice, specifically focusing on Marco Polo's journey from Venice to Istanbul, accompanied by author and academician Pieralvise Zorzi.
The speakers will provide insights into Polo's time in Istanbul, exploring how he built a cultural bridge between East and West, opened trade routes, and introduced the riches of Asia to Europe.
Additionally, an exhibition will be organized in Venice on May 7, with the opening by the Mayor of Venice. The project, initiated by Nadia De Lazzari, President of the Venice Peace Fish Association (La Pesce di Pace), is supported by the Venice Authorities, under the auspices of the Council of Europe and with the support of the Venice Municipality. It will be a painting exhibition themed "Children for World Peace," featuring artworks by Turkish, Lebanese, Greek, and Venetian children.
The opening will be attended by the Mayor of Venice Luigi Brugnaro and professor Ilber Ortaylı.
In her opening speech, T-ONE Association President Demet Sabancı Çetindoğan said: "One of my most important missions is to contribute to global peace by highlighting our cultural similarities and historical commonalities. With this idea in mind, through our T-ONE Association, which I founded, we strive to convey that the cultural richness in my country and my region belongs to the whole world and that we all draw from the same source. T-ONE Association is established to serve the common values of world civilization and to facilitate the establishment of a universal world culture. Our mission is to build bridges between Türkiye and other countries of the world, preserving both traditional and contemporary values and contributing to the future of our country."
"Preservation of cultural heritage is the responsibility of all humanity. Strengthening, preserving, and passing on historical artifacts to future generations is the way to build our future on solid foundations. Understanding, interpreting, researching, and examining history correctly is essential. In this regard, we continue to collaborate internationally in the social and cultural field with organizations such as the United Nations, UNESCO, the Council of Europe, and Europa Nostra," she added.
T-ONE Association vice president and founder of the Elgiz Museum, Sevda Elgiz, stated that the exhibition titled "Sea and Sky of Peace" designed by the president of Pesce di Pace, Nadia De Lazzari, was opened on May 23 at the Elgiz Contemporary Art Museum in Istanbul. Paintings drawn by four children from different countries and cultures (Italy, Türkiye, Lebanon and Greece) at different times were exhibited at our museum.
The Venetian leg of this exhibition will be organized on May 7 in collaboration with the association's art committee, the Elgiz Museum, and the Pesce di Pace Association, with the participation of the mayor of Venice, at the opening event to be held at Palazzo Mocenigo.
Özalp Birol, chair of the T-ONE Association's Art Committee, said: "To increase awareness of Turkish contemporary art and promote Turkish artists abroad, our Art Committee ensured the participation of Turkish artists in an international exhibition titled 'Crime Of Adolf Loos' held at the Axel Vervoordt Gallery in the center of Antwerp on March 13."
The exhibition focused on the modernist perspective of Adolf Loos, who stirred controversies in the architecture and art world in the early 20th century with the statement ornament is a crime.
A total of 14 artists participated in this international exhibition, with four Turkish artists, Fahrelnissa Zeid, Nilbar Güreş, Aslı Çavuşoğlu and Cansu Çakar, showcasing their works. The curation of the exhibition and the selection of artists were carried out by the globally renowned Alistair Hicks.
Other artists featured in the exhibition include Nikita Alexeev, El Anatsui, Zheng Guogu, Kamrooz Aram, Ilya and Emilia Kabakov, Anish Kapoor, Waqas Khan, Kimsooja, Shozo Shimamoto and the Yangjiang Group.
T-ONE Association advisory board member and archaeologist-editor Nezih Başgelen evaluated Marco Polo's travels in the Far East between 1276 and 1291, and the years spent alongside Kublai Khan, based on the information contained in his travelogue "The Travels of Marco Polo." He emphasized Polo's contribution to the development of history, ethnography and geography during his 17-year journey in Eastern countries.
"This work, dictated to his friend Rustichello da Pisa while he was imprisoned in Genoa between 1298 and 1299, contained adventures that were astonishing to Europe due to the novelty of the information regarding the East. Marco Polo and his companions landed in Yumurtalık, known as Ayas, where they crossed the territories of present-day southeast Anatolia, Mesopotamia, Iran, Turkestan, the Pamir Mountains, the Gobi Desert and China. The travelogue, which provided fascinating information, played a significant role in shaping the imaginary, rich image of the East and the Far East and inspired explorers like Christopher Columbus. The travelogue also provides valuable insights into the Turkic and Islamic worlds of that period. Marco Polo, who died in 1324, was buried in the San Lorenzo Church in Venice, and it is known that his last words were, 'I have not told half of what I saw, for no one would have believed me,'" he said.
Hürriyet 12 Mayıs 2024
Bizi Destekleyin Üyelik Kategorileri
* Müze Dostu Olmak
* Sponsor Olmak: Katalog, Etkinlik, Sanatçı Projeleri, Rezidans, Atölye Çalışmaları