Hayata Dönüş 

02.08.2023- 14.10.2023

Türkiye’nin ilk çağdaş sanat müzesi olan Elgiz Müzesi’nin kendi koleksiyonundan hazırlanan yeni seçkisi Hayata Dönüş, 2 Ağustos’ta sergilenmeye başlıyor. Pandemi döneminde yüzleştiğimiz olumsuzlukların akabinde, koleksiyonda bulunan Thomas Struth’un  Wuhan adlı eserinin gölgesinde 2020’deki Yıkılan Hayaller adlı sergi oluşturuldu. Yıkılan Hayaller sergisinin döngüsel bir parçası olarak Hayata Dönüş sergisi, yıkıcı etkilerin ötesine geçip gelecek umutlarını sanatsal bir dönüşümle ortaya koymak üzere hazırlandı.

Hayat, bir döngüdür ve her anında bir şey sona ererken, bir başkası başlar. Yeniler, umudun müjdecisi olur. İnsanoğlu, kendini hayatın bu ritmine bırakmaktadır.

Hayata Dönüş sergisi, bu sonsuz döngünün içindeki anlamı keşfetmek, yaşamın sürekli değişen doğasını ve varoluşunu yeni bir bakış açısıyla  anlamlandırmak için bir davetken sanatın gücüyle yeniden doğuşun her yönüne dokunan ve izleyiciyi kendi yaşamında da keşfe çıkmaya teşvik ediyor. Farklı coğrafyalardan sanatçıların bakış açılarıyla oluşturulmuş seçkiye eşlik eden, Gustav Mahler’in Symphony No 2 Resurrection konser tınıları izleyicinin içsel yolculuğundaki dirilişi çağrıştırıyor.

Bu seçkide yer alan, David Tremlett’in Yeni Bir Duvar İçin Çizimler #2 eseri geometrik formlarıyla, Bedri Baykam’ın Stephanie’nin Bizlerden Ayrılma Kararı’ndaki kompozisyonuyla ve Danielle Kwaaitaal Dione fotoğrafıyla düşündürücü bir etki yaratılıyor. Çerkes Karadağ’ın Balerin’i estetik ve zarafeti vurgularken, Mehmet Gün soyut dışavurumcu ifadesini yansıttığı eserleriyle izleyiciyi içine çekiyor. Mahmut Aydın’nın Gizlenen ve Kadın Don Kişot heykelleri, sosyal olumsuzlukları geride bırakarak, parlak hayallerin yer aldığı bir dünyayı tasvir ederken,  Alaeddin Aksoy’un Göğe Yükseliş eseriyle kendimiz ve geleceğimizle kuracağımız köprünün ışığına bakıyoruz. Darren Almond’un Petten’de Dolunay eseri gizemli manzara yansımasıyla bizi karşılarken, Alexander Liberman’in Siyah Eğri’sinde keskin geometrik soyutlaması ortaya çıkıyor.  Suyun etkileyici yenilemesiyle Neriman Polat’ın eseri ve Wolfgang Petrick Scooter Attack ile toplum içerisindeki kabullenilmiş olumsuzlukların vurgusuna sahip. Hande Şekerciler’in Kalbimin Derinliklerinde heykeli düşüncelerimizi yüreğimizle içselleştirmemiz yansıtılırken, Esra Şatıroğlu Figüratif eseri izleyiciye ilham veriyor. Devrim Erbil’in Soyutlama Titreşim eseriyle dış dünya ile aramızdaki süreci bulabileceğimiz düşünceleri oluştururken, Julian Opie Zaman eserinde sanatında istediği arınmışlığı yenilenme düşüncesiyle bağdaştırıyor. Naci Balkan İslimyeli’nin Çile’sinde ise resmin, acılarımızdan uzaklaşmak için en güzel araç olduğunu görüyoruz. Cindy Sherman’ın İsimsiz #117 eserinde cinsiyet ve kimlik okumaları, Ali İsmail Türemen’in 1942 seramiğinde mavinin özgürlüğü ve Ergin İnan’ın Ayrılmış Ayrı Ayrıntılar Dansı gibi farklı temalar bir arada yer alıyor. Volkan Kızıltunç ise Göz Kamaştırmayan eserinde  gözlem, bellek ve zamanın akışkanlığı üzerine sahneler sunarken, Güngör Taner’in Fantazya ve Güneşe Övgü eserleri devinimi somutlaştırmış ve doğa güçlerinin ritmini vurguluyor. Chiharu Shiota Elbise eserinde ipliklerle örülmüş; mekan, nesne ve içerisindeki insanın çıkmazlarını aşan bir yönlendirmeye sahip. Tüm eserlerin birlikteliğinden gelen farklı çağrışımlar yeniden doğuş mitini içselleştiriyor.

Hayata Dönüş sergisi, hem bireysel hem toplumsal yenilenme durumuna ihtiyaç duyduğumuz dönemlerde, sanat ile birlikte farkındalık başlatarak, sanatın terapi etkisiyle hayat döngüsündeki metamorfozu izleyiciye aktarmaktadır. Bu sergi, içimizde saklı kalmış güzelliklerin yeniden ortaya çıkaracak ve hayata bakışımızı yeniden tasarlayarak güzelliklerin varlığını bize hatırlatıyor.

 Photo credit: Esra Mengülerek